2025 yılı için yapılacak asgari ücret zammı hedeflenen enflasyon oranında, %30 olarak açıklandı. Bu orandaki artış asgari ücretin 2024 yılında uğradığı reel ücret kaybının telafi edilmeyeceği ve ücretlilerin alım gücünün düşeceği anlamına geliyor.
Bu siyasal tablo iki olguya işaret ediyor. Birinci olgu Mehmet Şimşek tarafından yürütülen ekonomi programının işçilik maliyetlerinin düşürülmesi yoluyla kar marjlarının artırılmasını amaçlamakta oluşudur. İkinci olgu ise Türkiye’de Mehmet Şimşek tarafından yürütülen ekonomi politikasına muhalefet yürütülemiyor. Mehmet Şimşek tarafından uygulanan ekonomi programına yönelik muhalefet cephesinin dağınık ve etkisiz olduğu açıktır. Özgür Özel’in liderliğindeki CHP, asgari ücret zammını yetersiz bulduğunu belirtse de, uygulanan ekonomi politikasının temel unsurlarına ilişkin açık eleştiri getirmemeyi tercih ediyor. CHP dışında ise DEM Parti çevresinde kümelenen siyasi grupların ekonomi politikasını içeren siyasi programa sahip oldukları gözlenemiyor.
Ücretlilerin reel gelirinin düşürülmesi
Ücretli kesimin alım gücünün düşürülmesinin altında Türkiye’nin uluslarası ekonomik yapı içinde üstlendiği rol etkili oluyor. Türkiye’nin uluslararası ekonomiye düşük katma değerli ürünlerde uzmanlaşma üzerinden bağlantılanmış durumdadır ve bu nedenle sürekli olarak dış ticaret açığı verilmektedir. Bu açıdan Türkiye ekonomisi dış finansmana bağımlı durumdadır. Dış finansman ise ancak ücretlilerin reel gelirini düşüren para ve maliye politikası karşılığında sağlanabilmektedir.
Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu kısır döngüden çıkabilmesi için radikal adımların atılması gerekiyor. Dış borçların ertelenmesini müzakere konusu yapmayı hedeflemeyen hiçbir ekonomi programının Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik boyunduruktan çıkarması olanaklı değildir. CHP’nin ise dış borçların ertelenmesini müzakere etmeye yanaşmayan ekonomi söylemi, Mehmet Şimşek’in uyguladığı programdan özü itibariyle farklı değildir. Dolayısıyla CHP cephesinde ücretlilerin reel gelir kaybına yol açan uygulamalarına bir karşı duruşun sergilenmesinin beklemek gerçekçi olmayacaktır.
Yoksullaştırıcı ekonomi politikasına muhalefet edilemiyor
Muhalefetin diğer bloğu olan DEM parti ve onun çevresinde kümelenen grupların da Mehmet Şimşek tarafından uygulanan ekonomi programına ciddi karşı çıkış içeren politikaya sahip olduklarını söylemek olanaklı değildir. DEM Parti’nin eş genel başkanı Tuncer Bakırhan’ın son günlerde basında yer alan açıklamalarında Öcalan’la yapılacak görüşmeye odaklanıldığı görülmektedir. Öcalan’ın Kürt sorunun çözümü açısından yapılacak açıklamalarına önem verilmesi anlaşılabilmektedir. Ancak Türkiye’de asgari ücret zammının gerçekleşen enflasyon yerine hedeflenen enflasyona göre yapılmış olması, Kürt ya da Türk kökenli olsun bütün ücretlileri ilgilendiren bir sorundur ve bu sorunun DEM Parti’nin siyaseti açısından Öcalan’la yapılacağı söylenen görüşmenin gölgesinde kaldığı anlaşılmaktadır.
Yurt dışına refah transferi
Asgari ücretin belirlenmesi aşamasında ücretlilerin alım gücünün düşmesi yönünde düzenlemeye başvurulmuş olması, ucuz işgücü üzerinden kar marjlarının arttırılması ve yurt dışına refah transferine yol açan ekonomi politikasının kayda değer bir siyasal muhalefetle karşılaşılmaksızın yürütüldüğüne işaret etmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder